Kâinattaki Ahenk

İnsanoğlu dünyada çoğu şeyi ayrıştırır, ayırır, hatta yok eder. İşte bu ayrımcılık huyu ırklara da sıçrayınca iş farklı bir boyut alır. Birbirinden üstün olma çabası ve küçük görme durumu artar. Kibir ve egonun bu ayrımda etkisi baya büyüktür, birde üstüne ön yargı eklenince durum çıkılmaz bir hâl alır.

Daha da ileriye gidince soykırımlar meydana gelir ve bu durum insanın ne kadar kana susamış bir yaratık olduğunu gün yüzüne çıkarır. Bakmayın bu kadar rahat yazdığıma, bu konuda birçok şey okudum ve izledim. Kanım dondu resmen insan olmaktan utandım.

Bilmiyorum ve de anlayamıyorum.. Farklı olana karşı bu korkunun sebebi nedendir, neden ön yargı ile çevresi sarılır ? Biz birbirimizden farklıyız, evet. Ama farklı olmanın nesi suç? Neden bu ayrımcılık, kin, nefret? Peki bizi birbirimizden farklı kılan, korkmamıza sebep olan ne? Ten rengi, dil, din? Bunların hepsi bir bahaneden ibaret sadece. Herkesin tıpatıp aynı olduğunu düşünün, boğulmaz mı insan bu kadar ayniyetin içinde?

Biz aynıyız, evet. Yaşamımız, hayallerimiz, mesleğimiz farklı olabilir ama hislerimiz, başlangıç ve bitiş döngümüz aynı. Farklı ten rengine sahip olabiliriz ama o ten aynı şekilde yaratılmış. İnsanı ırk, dil, din vesaireden ayırınca geriye özü yani bedeni ve ruhu kalır. Peki hepimizin bir bedeni ve ruhu yok mu? Vücudumuzdaki sistemler aynı şekilde çalışıyor değil mi? Ağlayınca gözümüzden yaş gelmiyor mu? Veya gülünce dudaklarımız kıvrılıyor ve dişlerimiz gözükmüyor mu?

Bunlar çok basit ama görülmeyen yada görmek istenilmeyen benzerlikler. Bunca benzerliğin içinde biz neden farklılıklara takılıyoruz? Neden farklılığın içindeki ahengi göremiyoruz? O ahengin içine sevgi, saygı ve empatiyi dahil edemiyoruz? Çünkü basit olanı seçiyoruz ; ön yargılı olmak ve bir şeyi kötü saymak daha kolay. Zor olan daha doğrusu bize zor gelen şeyden kaçıyoruz. O ahenge dahil olmak, empati ve sevgiyle yaklaşmak bizi korkutuyor.

Mesela gülümsemek en basit ve masrafsız bir eylem; kim olursa olsun karşınızdaki, tebessüm ederseniz o da size aynı karşılığı verecektir. Onun acısını yürekten hissederseniz sevgi bağı kurmak adına size bir adım atacaktır. Ancak böyle aşabiliriz ön yargı duvarlarını. Sevgi, empati, hoşgörü ekersek çocukların gönlüne ve beynine yine onları biçeriz. Bunların hiçbiri imkansız değil, gayret ve sabır gerek yalnızca.

Şuan durum pek iyi olmasa da gelecek için bir umut ışığı yakmalıyız. Şimdiki büyükleri değiştirmek zor ama geleceğin büyükleri yanı başımızda. Onlara iyiliği, sevgiyi, saygıyı en önemlisi empatiyi aşılarsak eğer ne gerek var korkmaya, korkarak yaşamaya.

Biliyorum çok yıprandık lâkin kötülük insanoğlunun fıtratında var. Ama iyi tarafını geliştirirsen ancak o zaman kurtulabilirsin o boyunduruktan. Çocuklar içinde aynı durum söz konusu ve suçlu yetişkinlerin çoğu, çocukluk döneminde kötülüğe maruz kalanlar. Bunun önüne geçemeyişimizden bu hale geldik ve bir şey yapmazsak daha da batacağız karamsarlık bataklığına. ” Daha ne kadar batacağız ” dediğinizi duyar gibiyim.

Hepimiz bu düzenin değişmesini istiyorsak bir adım atmalı ve bir yerden başlamalıyız. Zor olacak ama bu günlerdeki kadar zorlanmayacağız. Suçlular ölse dahi yenisi gelecek, ırkçılık vebası daha çok can alacak ve hiçbir şey elde edemeyeceğiz. O yüzden yeni suçluların yetişmesine engel olmamız gerek.

Dünyanın tüm kötülüğüne rağmen, inadına umut fidanları dikmeliyiz. Onları sevgiyle, hoşgörüyle ve de empatiyle sulamalı ve çiçek açtıklarında yeni düzeni inşa edişlerini izlemeliyiz. Ömrümüz yetmeyebilir ama onları yetiştirmekten vazgeçmemeliyiz. Ütopik hayaller değil bunlar her şey bizim elimizde, gayret ve samimiyetimiz de.

Karar senin; hiçbir şey yapmayıp yuhalamakla mı geçireceksin tüm ömrünü yoksa kainatın ahengi içinde yeşerecek, umut fidanları ekerek mi?

✒ Merve KAYA ©

1 Comments Kendi yorumunu ekle

  1. siirsayiklayan dedi ki:

    Farkında olmak değişim için büyük bir başlangıçtır.. 👏👏

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın